KARDEŞİM HAMİDE CANBAZ (YAKAR)' ın ALPSARI KÖYÜMÜZ İÇİN GÖNDERMİŞ OLDUĞU YAZI
BAYRAM ŞEKERİ
“Bayram gelmiş neyime” diye başlayan türkünün ardından şimdide radyoda “bir selam gönder bari bayramdan bayrama” diye dertli dertli ağıt yakan türküler sıralanıyor ardı arkasına .Bayram adı bayram da gerçekten yaşananlar bayram mı?
Sözlükleri açın “b” harfini bulup arayın bayram işte karşınızda; toplumca kutlanan dini ve milli önemli günler diye tanımlar küçüçük kitapçıklar. Bayram ,adı üstünde bayram işte eğlence,birlik beraberlik ailenin toplanması küslerin barıştığı günler diye uzatabilirsiniz ama bayram denince benim aklıma gelenleri ve yaşadıklarımı anlatayım.
Annem Anadolu’nun küçük bir şehrinin yine küçük bir köyünde yaşayan evden tarlaya tarladan eve hayatını devam ettiren basit bir köylü kızı. Babam da yine aynı şehrin başka bir köyünde doğmuş çocukluğu orada geçmiş sonra o küçük şehirde yaşamaya başlamış yağız bir delikanlısı. Asker dönüşünde babam ve 18 yaşındaki annemin yolları kesişmiş.Nasip işte güzel bir nisan günü düğünleri olmuş ve annem köyünü arkasında bırakarak o küçük şehre kayınvalide, kayınpeder ve eşinin kardeşlerinin olduğu eve gelin gelmiş. Annem ve babamın ben dahil beş çocuğu olmuş.İkisi kız üçü oğlan. Boy boy, sıra sıra beş çocuk ve annem bizleri büyütürken neler yaşadı başından neler geçti anlattıkları başka hikaye konusu ancak ben annemin bayramda yaşadıklarını hep merak etmişimdir.
Aklım ermeye başladığında annem bizleri güzelce giydirir, babam ise pazar ekmeği dediğimiz somun ekmeklerden alarak eklerdi “Adettir yavrum(Hala bir yere giderken eli boş gitmem) bir yere giderken eli boş gidilmez” derdi. Elimizde ekmekler ayaklarımda cici ayakkabılarla annemin köyüne giden trene binmek için epey yol yürürdük. Yolculuk bitince köye yine yürürdük ve biz hepimiz sıraya girer dedemin , anneannemin ve evde kimler varsa onların ellerini öperdik. Bazen yatmadan bazen de bir gece yatıp ertesi gün yine trenle geri dönerdik. Bu böyle çok uzun yıllar devam etti.
Bu arada bayramlarda babamın köyüne köyde kendi evleri olmadığı için olsa gerek sadece arefe günleri imkan varsa mezar ziyareti için giderdik . Babamın köyü bizim hayatımızda sadece düğün ve cenazelerin dışında bazen de yazın ağaçları sulamak için gittiğimiz hem uzak hem de çok yakın bir yerdi.
Ramazan ya da kurban bayramı fark etmiyor her bayram bizim için birinci gün daima babamın ailesi ile bazen ikinci bazen de bayramın üçüncü gününde annemin köyünde geçiyordu. Bu olay bana çok olağan geliyordu çocuk aklımla bütün ailelerin bayramları böyle yaşadıklarını düşünürdüm.
Olayın hiçbir zaman ayrımında değildim. Bizim için bayram güzel elbiseler, yeni ayakkabılar, harçlık ve şekerden ibaretti. Annemden hiçbir zaman “bayramın ilk günü köyde ailemle geçirelim “dediğini hiç duymadım.
Yıllar geçti sırası ile ağabeyimler evlendi. Tesadüf ki üçünün eşleri de yine aynı küçük Anadolu şehrinin yine küçük köyleriydi. Onlarda o eve gelin gelmişler ve bayramın birinci günü birlikte ikinci günlerini kendi ailelerine ayırıyorlardı. Herhalde bu gizli bir anlaşmaydı oğlan tarafı ,kız tarafı diye bir şeydi. Ailelerin erkek çocuk ısrarı acaba bayramın birinci gününü yalnız geçirmek istemeyen ailelerin bilinçaltında yaşadıkları mıydı? Kız babası olmak herhalde bayram namazından eve yalnız dönmek demekti. (Eminin eve içgüveysi alanlar sırf bayramın birinci günü için katlanıyorlardır damatlarına).
Dedemle babaannem vefat ettikten sonra da annem ve babam ailenin büyüğü oldukları için yine hep bayramın ikinci gün gittiler annemin köyüne.
Gurbet anneme ilk ne zaman ağır geldiğini bekarken hiç düşünmedim ama evlendikten sonra ki ilk ayrı geçirdiğim bayramda gurbeti içimde yüreğimin ta derinliklerinde hissettim bayram sözlükte anlatıldığı gibi değildi. İşte o zaman anladım bayram herkese farklı geliyordu.
Eşimde yine aynı küçük Anadolu şehrinin başka bir köyündendi. Ailesi başka şehirdeydi. Normal zamanlarda ailemden ayrılık zor gelmese de bayramlarda zor geliyordu.Şimdi ben nereye gidecektim? Yine o yazılı olmayan kural devreye giriyordu. Bayramın ikinci günü gelin ailesini ziyaret edebilir. Ama ikinci gün annemler annesini ziyarete gidiyordu ben ne olacaktım şimdi her şey arapsaçına mı dönmüştü?
Bir arkadaşım eşiyle bayramlar için yapmıştı “Ramazan Bayramı birisinin ailesinin yanında, Kurban Bayramı diğerinin ailesinin yanında.” Bu kadar kolaydı onlar için ama benim bayramlarım farklıydı ,eğlenceliydi. Birinci gün babamın ailesi ikinci gün annemin ailesi diye parçalansa da güzeldi. Bayramlarım ellerimde uçup gidecek miydi? Çocukluğumda yaptığım akraba ziyaretleri yoktu.Tok olsan da yediğin yemekler yoktu.Yeni elbiselerin ve ayakkabılarında bir anlamı yoktu. Artık eşin ve onun ailesi birinci öncelikliydi. Artık annemlerde ikinci günü önce bizi bekliyorlar sonra annemin köyüne gidip anneannemler ziyaret ediyorlardı. Çünkü öncelikleri yine değişmişti.
Bayramlar olmasaydı bu sorunlar olur muydu diye düşündüm bir aralar. Başka ülkelerdeki Müslümanlar bizim gibi bu olayı nasıl yaşıyorlardı. Onlarda da böyle bayramın birinci gün diye ayrım var mıydı? Bilmiyorum ama ve yine bir bayram daha geldi.Yine şeker reklamları ortalıkta dolanıyor ve altta yatan mesaj “sakın bayramı tatil gibi düşünmeyin büyüklerinizi ziyaret edin”.Ve yaşlı bir kadın üç oğlum ve üç gelinim sofra hazır oları bekliyor diye gururla anlatıyor ama gelinlerinde bir ailesi olduğu reklamlarda bile unutuluyor.
Şimdi benim iki kızım var ben yaşlandığımda eğer yakın bir yerde yaşarlarsa iyide bayramların birinci gününü olmasa da ikinci gününü kurtardıkta ya uzak memleketlere giderlerse bayramları yalnız geçireceğiz bu gidişle …
Bayram gelmiş neyime desem de yine de “İyi Bayramlar”.
Hamide CANBAZ
(YAKAR)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder